Birçok insan için yemek saatleri, günün en önemli ve en keyifli anlarından biri olarak kabul edilir. Ancak, bu sıradan alışkanlık, beklenmedik bir depremin yaşandığı anlarda korku ve panik dolu anlara dönüşebilir. Bir grup üniversite öğrencisinin yemek yediği sırada gerçekleşen bir deprem, onların hayatlarında unutulmaz bir anı bıraktı. Bazı öğrenciler panikle kaçarken, bazıları bayıldı; ama bir genç, o anın getirdiği kaosa rağmen yemeğini bırakmadı. Peki, deprem anında yemekhanede yaşananlar nelerdi ve bu genç neden böyle bir tutum sergiledi? İşte o anların detayları.
Öğrencilerin yoğun bir şekilde yemek yediği anlarda, deprem meydana geldi. Yer sarsıldığında, ilk anlarda ne olup bittiğini anlamaya çalışan öğrencilerden bazıları, çaresizlik içinde hemen masalarının altına girmeye çalıştı. Kimi panikleyerek yemeklerini bıraktı ve koşarak kaçtı. Bu tür anlarda, insanoğlunun içgüdüleri devreye giriyor. Ancak, bu yaşananlar arasında farklı tepkiler gösteren bireyler de vardı. Öğrenciler kaçarken, birisi şaşırtıcı bir şekilde yemeğini yerken kaldı. Kısa bir süre için neler olup bittiğini irdeleyen bu genç, yemek masasında kalmayı tercih etti.
Panik anında bile yemeğinden vazgeçmeyen bu gencin, durumu nasıl değerlendirdiği merak konusu oldu. Kendisine sorulduğunda, "Yemek, benim için her şeyden önemli değil, ama bunu bir alışkanlık haline getirdim. Stresli anlarda bile yemek yemek, beni rahatlatıyor" dedi. Aslında birçok insan gibi onun da yaşadığı bu olay, biraz alışkanlık ve biraz da zihinsel bir dayanıklılığın birleşimiydi. Yemek yerken kendisini güvende hissetmenin verdiği huzur, belki de onu bu durumda kalmaya ikna eden en büyük etken oldu. Arkadaşları daha sonra bu davranışını düşündüklerinde, onu cesur bulduklarını ifade ettiler.
Üniversite öğrencilerinin yaşadığı bu olay, depremin yarattığı korku ve kaygının yanı sıra, insan psikolojisinin ilginç yönlerini de gözler önüne seriyor. Bazı insanlar, zorlu anlarda sevdiklerine ve güvenli alanlarına yönelirken, bazıları alışkanlıklarının peşinden gitme eğiliminde oluyor. Her ne kadar depremin getirdiği anlık korku hissi, yaşananları anlık olarak değerlendirme yeteneğimizi zorlasa da, her bireyin bu duruma tepkisi farklı olabiliyor. Bu durum, bireylerin stresle başa çıkma mekanizmalarını sorgulamamıza neden oluyor.
Deprem sonrası olayın hemen ardından gelen yardımlar ve destek ekipleri, durumu kontrol altına almak için faaliyetlerine hızla devam etti. Ancak, yemek masasında yemeğini bırakamayan gencin hikayesi, hem komik hem de düşündürücü bir anı olarak hafızalara kazındı. Yaşanan bu durum, üniversitelerde sıkça karşılaşabileceğimiz, stresli anlarda insanoğlunun nasıl davrandığını gözler önüne seren bir olay olarak tarihe geçti.
Sonuç olarak, yemekhanedeki bu olay, sadece deprem anı ile ilgili değildir. Depremler, doğal felaketler olarak kaydedilse de, insanların içinde bulundukları durumlarla nasıl başa çıktıkları, sosyal bilimlerde incelenmesi gereken önemli bir konu. İnsanların, alışkanlıklarının kendi hayatlarını nasıl etkilediği ve ruh hallerinin stresli anlardaki etkileri üzerine daha fazla düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. Herkese bol bol güvenli ve huzurlu yemek saatleri dileriz!