İsrail, ülkesi üzerinde yükselen tehditler karşısında her zaman güvenliğini sağlamak için çeşitli savunma sistemleri geliştirmiştir. Ancak son zamanlarda, ABD'nin sağladığı destekle kurduğu füze kalkanının etkisi giderek azalıyor. Özellikle son 10 gün içinde meydana gelen gelişmeler, bu sistemin doğru çalışmadığı veya yeterli etkinliğe sahip olmadığı yönünde endişeleri artırıyor. Bu durum, İsrail için büyük bir tehlike oluşturabilir; çünkü bölgedeki jeopolitik gerilim yükselirken, güvenlik önlemlerinin en üst düzeyde tutulması gerekmektedir. Kanada'nın Dağıtım Sınırlamaları ve Savaş Uçakları'nı almak üzere yeni bir programın başlatılması gibi algılanan hareketler, pek çok analist tarafından dikkatle izleniyor.
Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’in savunma stratejisinin en önemli destekçisi olmuştur. Ancak, Washington yönetiminin siyasi ve mali dönüşümler geçirdiği bu günlerde, İsrail’in Füze Kalkanı'nın sürdürülebilirliğine dair çeşitli endişeler ortaya çıkmaktadır. Uzmanlara göre, ABD'nin son zamanlarda yaşanan bu tür krizleri hafifletmek veya müdahil olmak konusundaki isteksizliği, İsrail’in savunma sistemlerini olumsuz etkileyebilir. Füze kalkanının, özellikle uzun menzilli tehditlere karşı ne kadar etkili olduğu tartışma konusu. ABD’nin desteği olmadan kalkanın ne derece başarılı olacağı ise belirsizliğini koruyor.
Bölgedeki gelişmeler, özellikle İran’ın nükleer programı ve bu ülkenin desteklediği milis grupların faaliyetleri göz önüne alındığında, İsrail için bir alarm zillerinin çalmasına neden oluyor. İran’ın İsrail’e karşı geliştirdiği balistik füzeler, Tel Aviv için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu bağlamda, İsrail yönetiminin hem diplomatik hem de askeri stratejilerini gözden geçirmesi gerekecek. Eğer ABD desteklerini geri çekerse, burada atılacak adımların etkisi daha da belirgin hale gelecek.
Sonuç olarak, İsrail’in füze kalkanı projesi, geçmişte sağlanan güçlü desteklerle başarılı olmuş olsa da mevcut durum, gelecekteki güvenliği tehdit eden dinamiklere dönüşme riskini taşımaktadır. Uluslararası ilişkilerin daha da karmaşık hale geldiği bu dönemde, güvenlik ve savunma stratejileri üzerinde daha fazla durulması gerekecektir. Önümüzdeki günlerde atılacak adımlar, sadece İsrail’in değil, bölgedeki diğer ülkelerin güvenliğini de doğrudan etkileyecektir.